18 Ocak 2011

SARMA GÜNÜMÜZ

Arkadaşlarla her yıl düzenli olarak yapmamız gerektiğine inandığımız sarma günümüzün çıkış noktası; benim 2009 yılındaki doğumgünümün ertesi günü başlayan olaylar zincirine denk gelmişti. Yurtta oda arkadaşım, Ataşehir'de ev arkadaşım ve zaman zaman kendisini bir sinir krizinden diğerine sürüklediğim beş parmağımı geçmeyen dostlarımdan biri olan Nihan ile Nişantaşında çok keyifli ve naif bir kutlama sonrasında arabamıza atlayıp evimize dönmüştük. Yemek yediğimiz yer ile arabamız arasında geçen yolculuk boyunca domuz gribini kapmış olduğumuzu, ertesi gün Nihan'ın başında hastanede yatarken keşfettik. Dehşete düşmemle kendimi yatakta bulmam bir oldu. Nihan'ın annesi İlkin teyze yardımımıza koştu ama kadıncağız bu kadar yorulmadı herhalde hayatında :) Neyse konunun bundan sonrası bir başka blogun konusu olabilir :); ben tarifime geçiyorum.

İşte o günden sonra yatakta yatmaktan sıkılan ruhumu bir an olsun hareketlendirmek ve sarma aşermesi yaşayan midemi rahatlatmak adına İlkin teyze ile beraber mutfağa girdik.

Öncelikle, yaprakları taze salamura yapılmış olarak bulabiliyorsanız mükemmel olur derim ama bulamazsanız da sorun değil biz marketten vakumlanmış poşetler içerisinde salamura edilmiş yapraklardan aldık sonuç şahane oldu:)

Derin bir kap içerisine kaynar suyu boca edin ve bu kaynar suyun içerisine yapraklarınızı (350gr kadar) atın. Suya göz kararı tuz da ekleyebilirsiniz. Yaprakları nazikçe, yırtmadan, hafif hafif kaynar suya bulayın. Bir beş dakika bu işlemi yaptıktan sonra yapraklarınızı sularını nazikçe sıkarak kenara ayırın ve teker teker açın.

Bir başka kap içerisine, 1 adet ince ince doğranmış kuru soğanı, 250 gr kadar kıymayı, 1 su bardağı pirinci (pirinci yıkamanız ve mümkünse birkaç dakika sıcak suda tutmanız kıvamına yardımcı olacaktır), 1 çay bardağından göz kararı ile çok az fazla sıvı yağı ve 1 tatlı kaşığı domates salçası + 2,5 tatlı kaşığı biber salçasını (biz ailecek biber salçasına hayran olduğumuz için ölçüyü bu şekilde kullanıyorum ama siz dilerseniz 2 kaşık domates+2 kaşık biber olarak da ölçüyü ayarlayabilirsiniz) üst üste ekleyin. Karışıma bir de göz kararı, damak zevkinize göre tuz ve karabiber koyun. Bu karışımı iyice harmanlayın ve yaprakları sarmaya başlayın.

Bu aşamada püf nokası, yaprakları çok fazla doldurmamanızdır. Bunun için de, bu işlem sırasında, bir çay kaşığı yardımı ile yaprağın boyutuna göre koyacağınız içi ayarlayabilirsiniz.

Yapraklar ince ince sarılıp tencereye dizilir. Bu aşamada da yaprakların tencere dibine yapışmasını engellemek amacıyla kırılan ya da yırtılan yapraklardan tencere dibine bir halı yapılıp sardığınız yapraklar bunun üzerinde dizilebilir.

Tencereye yapraklarımızı dizdikten sonra bir başka yerde 1 kaşık domates salçası ve 1 kaşık biber salçası ile yarım litre kaynar suyu karıştırırak elde edeceğiniz sosu yaprakların üzerine dökün ve ocağınızı orta ateşe alın. 35-40 dakika boyunca bu şekilde sarmalar pişsin. Genelde saatlerle ve beklemelerle aram pek iyi değildir; onun için ben başında bekleyip sürekli gözetlemeyi tercih ederim :)

Annem genelde sarmalar pişerken üzerlerine bir tabağı kapak gibi kapattığını söylüyor; bu da yaprakların dağılmaması için bir püf noktası sanıyorum.

Yapraklar piştikten sonra, hepimiz, nefis sarmısaklı yoğurt eşliğinde Sarma Günümüzün açılışını yapmaya hazırdık. Çok hastaydık ama inanın bana bu festival çok iyi gelmişti.

Emeği geçen herkese teşekkür ederek, Afiyetler Olsun diliyorum efendim hepinize :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder