8 Ekim 2011

PUF PUF BÖREĞİ

Günaydın sevgili takipçilerim,

Bugün biraz daha iyi hissediyorum kendimi ve dün uzun bir aradan sonra yeniden spora döndüm. Onun da verdiği enerji ile bu sabah dinç ve dimdik uyandım :) Yani bu demektir ki geçen haftasonu kahvaltı için hazırladığım o ensef Puf Böreklerinin tarifini size vermeye başlayabilirim :)

O sabah börekleri yetiştiremeyeceğimden korkup sabahın köründe uyandım. Çünkü börek dendiğinde hep bir korkmuşluğum, bir çekinmişliğim, bir kendi kendime "acaba" demişliğim olmuştur. Ama bu sefer yapmaya niyetliydim; yine de içimdeki tereddütü yok sayamadığımdan, birşeyler yolunda gitmezse en azından yerine başka birşey yapabilecek kadar zamanım olsun diye sabahın köründe kalktım :)
Bir akşam önce topluca gittiğimiz market alışverişinde aldıklarım ise bir paket tereyağ, çörek otu (aynı hindistancevizi gibi çörek otlarını da ağzı mühürlü paketlerde satmaya başlamışlar; çok kullanışlı belirtmeden geçemeyeceğim) ve yufka oldu. Evde yumurtam ve peynirim olduğu için bunları almadım ama yaparken kullanacağız. Malzemeleri yerlerine dizdikten sonra yarın böreğim için kullanacağım antep peynirini dolaptan çıkartıp tuzunu atması için suya yatırdım. Antep peyniri evimizin vazgeçilmezlerinden biri olduğu için böreğimde de onu kullanmadan edemedim :) Eğer evinizde yoksa siz arzu ettiğiniz bir peyniri de kullanabilirsiniz. Bu durumda onu suya yatırmanız gerekmez çünkü antep peynirinin kendinden gelen çok tuzlu bir tadı vardır ve suya koymadan kullanırsanız böreğiniz tam şapa batırılmış gibi olur ve bu fiyaskoyu kimse istemez :) Ama bu sıkıntı normal peynirlerde mevcut değil onun için normal peynir kullanacaksanız sıkıntı yapmanıza gerek yoktur :)

Sabah tam tamına 08:30 da uyandım. Evde herkes uyumakla meşguldu. Alelacele mutfağa daldım ve kolları sıvadım. Öncelikle tereyağımı (ortalama 1-1,5 paket) bir kap içerisinde erittim. Sonra yufkalarımı (4 yufka) teker teker masamın üzerine açtım. Ve üzerine erittiğim tereyağını bildiğiniz yumurta fırçasıyla serperek yağladım. Sonra yufkanın karşılıklı kenarlarını katlayarak o yufkadan bir kare elde ettim. Katladığım kısımlara da çok hafif tereyağ serptim ki kenarlar tutunsun. Sonra bu kareyi 4 eşit parçaya böldüm. Ve her bir parçanın içerisine rendelediğim peynirlerim ve içine karıştırdığım maydonozlarla hazırladım börek içinden koydum. Sonra bu parçayı bohça gibi kapatıp, kapatan yeri aşağıya gelecek şekilde yağladığım tepsiye veya yağlı kağıt serdiğim tepsiye dizdim. Bunu tüm yufkalar için yaptım ve elimde 16 tane Puf'um oldu :) Sonra bu Puf'ların üzerine yumurta sarısını sürdüm ve çörek otlarımı serptim. Böreklerim ortalama 200 derecede 15-20 dakikada pişti ama her tarifimde belirttiğim gibi belirttiğim zamanlar sizin kendi fırınınızda değişkenlik gösterebilir onun için böreğin başından ayrılmamak çok önemli :) Sürekli gözetlemelisiniz :)

Bu arada bir püf noktası daha vereyim size; börekleriniz pişince hemen fırından çıkartmayın. Fırını kapatıp böreklerinizi fırında bekletin. Misafirleriniz geldiğinde hemen servis tabağınıza alırsınız ve böylece Puf'larınız sönmemiş olur :)

Bugünün ve yarının haftasonu olması, bu tarifi denemeniz için bir şans sanıyorum...Hadi bakalım herkes iş başınaaa :)

Şimdiden afiyet olsun herkese :)

6 Ekim 2011

ÇİKİTOP TRUFFLE :):)

Yeniden merhaba herkeseeee,

Geçen haftasonu çok keyifli bir sabah geçirdik arkadaşlarımızla. Öyle ki size bir önceki yazımda anlattığım tüm tarifleri haftasonu kendilerine yapıp yetiştirdim. Bu kadar geç yazmamın sebebi ise malesef Pazartesi günü spor dönüşü yakama yapışan soğuk algınlığı dolayısıyla evde sere serpe yatıyor olmamdı. Bugün kendimde birazcık güç bulunca hemen oturdum bilgisayarımın başına. Yaşananları ve bu mükemmel tatları sizlerle bir an önce paylaşmalıydım :)

Öncelikle Cuma akşamından kendime bir alınacaklar listesi çıkartıp onunla beraber markete gittikten ve sonra ellerimiz kollarımız torbalarla dolu bitap bir şekilde eve döndükten sonra sabaha vaktim olmaz diye düşünerek, sabah kahvaltısında ismini Elif'in koymuş olduğu Çikitoplarımı yapmaya başladım :) Bu süreçte bana portakallarımı rendeleyen, çeşitli malzemelerimi kaplara koyup bana hazır eden sevgili eşimin sevgili kardeşine de teşekkür etmeden de geçemeyeceğim :) Tarife geçmeden önce son bir teşekkürüm daha var; o da tüm bu koşuşturma sırasında televizyon karşısında oturup dünyayla bağını kesen ve yapılan ilk çikitopu deneme lütfunu gösteren sevgili eşime gelsin :)

Bu çikitopların tarifini ilk gördüğümde malzemeler arasında dikkatimi çeken tek şey kestane püresi oldu. Neredeyse 1 yıl önce annemlerin İzmir'den gelirken bir kutu kestane şekeri ile beraber getirdikleri bu bir kavanoz püre geldi gözlerimin önüne ve gerçekten çok sevindim. Gerçi bulunması çok da zor birşey olmasa gerek ama evde öyle atıl bir şekilde kilerde kullanılmayı bekleyen bu püreyi en nihayetinde bitireceğim için çok sevinçliydim sanıyorum. Neyse diğer malzemeler de; bir orta boy portakal (hatta orta boydan biraz daha küçük olsa sakıncası olmaz), bir paket hindistancevizi (bence iki paket de alabilirsiniz çünkü şimdi yeni ağzı mühürlü paketlerde satılan hindistancevizleri çıkmış), 2,5 paket çikolatalı bisküvi, 1 avuç
dövülmüş ceviziçi, yarım çay bardağı süt, 1 paket bitter çikolata.

Öncesinde rondoda çikolatalı bisküvilerimi güzelce toz haline getirdim ve bir kaba aldım. Aynı rondo içerisinde ceviziçlerimi de toz haline getirdim ve onları da bisküvi tozlarımın içerisine ekledim. Bir başka yerde, portakalın kabuklarını rendeledim ama burada dikkat etmeniz gereken şey portakalın oldukça asidik bir meyve olması ve bu sebepten çikitoplara ağır bir tat katacağından kabukların çok fazla rendelenmemesidir. Yani portakalı orta boydan biraz daha küçük seçip kabuklarını da şöyle üzerinden geçerek (derinlemesine değil) rendelemeniz, çikitoplarımıza tam da istediğimiz portakal kıvamını katacaklardır. Sonra rendelenen kabukları da aynı karışıma ekliyoruz ve portakalın suyunu sıkarak karışımın üzerine döküyoruz.

Elimizde tüm malzemelerden bir karışım oluşuyor; bunu yavaş yavaş süt ekleyerek karıştırıp hamur kıvamına getirmeye çalışıyoruz. Sütü azar azar ve karışımın kıvamına bakarak eklemeniz çok önemli çünkü karışımımızın sıvı olmaması gerekiyor. Dolayısıyla yarım bardak sütün hepsini de kullanacaksınız diye bir kaide yok :)

Karışım istenen kıvama geldikten sonra bir kenarda beklemeye alıyoruz. Aynı zamanda "Bain Mary" usulü yani suda eritme taktiğiyle çikolatalarımızı eritiyoruz. Erittiğimiz çikolatayı da bir kaba alıp bekliyoruz.

Karışımın içerisinden istediğimiz boyutlarda parçalar koparıp elimizde top haline getiriyoruz ve bunları önce hindistancevizine bulayıp ardından düz bir tepsiye diziyoruz. Bu şekilde elimizde bir sürü minik toplar olmuş oluyor. En son aşamada da bu minik toplar üzerine erittiğimiz çikolatayı ip şeklinde şeritler veya arzu ettiğiniz desenler oluşturacak şekilde çikitopların üzerinde gezdiriyoruz. Sonra da bu tepsiyi hemen buzdolabına koyuyoruz. Çikitoplarımız böyle hazırlanmış oluyor ama biraz soğumaları lazım :)

Bu sırada ufak bir tüyo daha vereyim size; elinizde çikolata kalması halinde bu çikolatayı da bir kap içerisinde buzdolabına atıp muss kıvamına gelene kadar soğutun ve sonrasında çıkartıp dondurma kaşığı ile bundan minik parçalar kopartın. Onları da yuvarlak haline getirdikten sonra ister hindistancevizi, ister antepfıstığı, ister pasta şekerlemelerine bulayıp misafirlerinize ikram edin :):)

Bu da benim size yatmaya gitmeden önceki son jestim olsun :)

Umuyorum bu tarifi hemen yapar ve siz de tadına bakarsınız... Ağzınızda dağılan kestanenin o enfes portakallı tadı sizi kendinizden geçirecek :):)

Artık gidip dinlenmenin vaktidir sevgili takipçilerim...Bohça böreğimin tarifini de yarın yine güç toplayıp sizlerle paylaşıyor olacağım...

Afiyet olsun....